İlk iki bölümü izledim ve gerçekten çok keyif aldım. Dizi, her şeyi tam kararında ve çok güzel bir şekilde sunuyor. Kahkahalarla güleceğiniz bir yapım değil belki ama izlerken yüzünüzde hoş bir tebessüm bırakıyor. Abartıya kaçmadan, sade ve etkileyici bir drama. Bölümlerin süresi de oldukça ideal, her biri yaklaşık 30 dakika. Bence her şey gayet başarılı.
Guy Ritchie'nin Netflix'teki yapımı, onun eşsiz tarzını yansıtarak izleyicilere harika bir deneyim sunuyor. İlk bölümlerde yönetmen koltuğunda başka isimler oturmuş olsa da, Ritchie'nin yapımcı ve yaratıcı olarak projeye olan etkisi her an hissediliyor. Her bölüm adeta bir film kalitesinde ve yüksek bir prodüksiyon değeri taşıyor. Guy Ritchie, mizah ve aksiyonu ustalıkla harmanlayarak diziyi hem eğlenceli hem de gerilim dolu hale getiriyor. Suç dizilerini sevenler için kesinlikle kaçırılmaması gereken bir yapım.
Hannibal dizisini sonunda izleyip bitirdim ve gerçekten psikolojik gerilim türünün en iyi örneklerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Tüm sezonları yaklaşık 3 haftada tamamladım. Senaryo oldukça etkileyiciydi; diyalogların yoğunluğu zaman zaman beni yorsa da diziden kopmam mümkün olmadı. Görsel efektler ve yüksek şiddet içeren sahneler son derece başarılıydı. Mads Mikkelsen, zaten favori oyuncularımdan biri ve bu dizide de harika bir performans sergilemiş. Bu türü seven herkesin mutlaka izlemesi gereken bir dizi.
Kitabı okuyup uyarlamasında hayal kırıklığı yaşayanları anlıyorum, ancak benim gibi beklentisiz başlayanlar için oldukça sürükleyici ve dolu bir hikayeye sahip başarılı bir bilim kurgu. İkinci sezondan itibaren yükselen bir hikaye var ve dokuzuncu bölüm çıtayı bambaşka bir seviyeye taşıdı. O bölüm gerçekten etkileyiciydi. Bilim kurgu olduğunu iddia eden birçok filme adeta ders niteliğinde harika bir bölümdü.
Eğer hayatınızda hiç anime izlemediyseniz ya da animelere karşı bir önyargınız varsa, "Death Note" kesinlikle bir şans vermeniz gereken bir yapım. İlk iki bölümünü izlemek için sadece 40 dakikanızı ayırın; sonrasında bırakmanız oldukça zor olacak. İlginç konusu ve popülerliği sayesinde anime dizilerine olan önyargılarımı kırarak izlemeye başladım ve iyi ki de öyle yapmışım. Başlangıcından itibaren zekice kurgulanmış ve ortalarına kadar inanılmaz keyif aldığım bir anime oldu. Light ve L karakterleri beni adeta büyüledi. Müzikler de oldukça etkileyiciydi. Ancak, ortalardan itibaren dizi keskin bir dönüş yaptı ve yeni karakterlerin katılımıyla bambaşka bir hale büründü. Bir süre sonra ise hikaye, sanki kontrolünden çıkmış gibi farklı bir yola evrildi. Bunun, dizinin muazzam ama sınırlı konusunun bir çıkmaza girmesi ve hikaye yaratmada zorluk yaşanmasından kaynaklandığını düşünüyorum.
13 yıl önce ilk bölümü yayınlandığında, en çok izlenen diziler arasında yer alıyordu. Merak edip izlemeye başladım ve final sezonuna kadar her hafta yeni bölümleri heyecanla bekledim. 2016'da final yaptıktan sonra, zaman zaman bazı bölümlerini tekrar izliyordum. Geçen ay diziyi baştan izlemeye karar verdim ve dün bitirdim. İzlerken fark ettim ki, neredeyse her şeyi unutmuşum; karakterlerin nasıl öldüğü ya da diziye nasıl dahil oldukları gibi detaylar aklımdan çıkmış. Bu durum hoşuma gitti çünkü sanki diziyi ilk kez izliyormuşum gibi hissettim. Üzerine çok şey söylenebilecek bir dizi, ama şunu net bir şekilde ifade edebilirim ki, yaklaşık 150'den fazla yabancı dizi izledim ve Person of Interest benim için çok özel bir yere sahip. Belki de bu, John karakteri sayesinde. Her zaman favorim olacak. Kesinlikle izlenmesi gereken bir dizi ve duygularınızı paylaşacak kişilere de izletin. Değeri yeterince bilinmeyen harika bir yapım. Benim için olumsuz hiçbir yanı yok, bazı sahneler tekrar etse de izleyiciyi yormuyor ve takılıp kalmıyorsunuz.